16 Temmuz 2008 Çarşamba

DANİŞMENDLİER DÖNEMİ

Melik Ahmed Danişmend Gazi'nin asıl adı Taylu'dur. Bilindiği gibi "Danişmend" kelimesi o dönemin yüksek eğitim kurumları olan medreselerdeki "Doçent" seviyesindeki öğretim üyelerine verilen ünvandır. İbn'ül Esir tarihinde Melik Ah med Danişmend Gazi'ye bu ünvanın Türkmen boylarına öğretmenlik yaptığı için verildiği bildirilmektedir. Melik Ahmed Danişmend Gazi Malazgirt savaşına bizzat katılmış ve zaferden sonra Tokat, Sivas, Amasya, Çorum ve Niksar bölgelerini fethetti. Hakimi yetini bu bölgelere komşu olan sahil bölgelerine kadar genişletti. Danişmend Gazi 1085 tarihinde ölünce, yerine oğlu Gümüştegin geçti.

Melik Ahmed Danişmend Gazi ile başlayan Danişmendli akın ve fetihleri Ünye ve Canik havalisinde insanların hafızasında kalıcı biçimde yer etmiştir. Bu akın ve fetihlerle ilgili, destani hayal unsurları ve menkıbelerle süslenerek zenginleştirilmiş çeş itli efsane ve rivayetler günümüzde de bölge ahalisi arasında anlatılagelmektedir.

Danişmendli hükümdarlarının hepsi de halk tarafından Melik Gazi diye anılmaktadır. Melik Gazi ile ilgili bölgede yaygın olarak anlatılan bir rivayet şöyledir: Melik Gazi Ünye Çataltepe civarında kafirlerle yaptığı savaşlardan birinde ağır yaralanmışt ı. Kendisine, eğer bu yaradan dolayı ölürse nereye defnedilmek istediğini sordular. Atacağı okun düştüğü yere gömülmesini söyledi. Çataltepe'ye çıkarak yayını gerdi ve okunu attı. Bu ok, Niksar'a kadar gitti ve vasiyeti üzerine Melik Gazi oraya defne dildi. Bu menkıbe, bölgedeki ilk fetihleri yapmasının sağladığı yüksek itibarın, Canik bölgesindeki Türkler arasında Melik Gazi'yi adeta bir evliya mertebesine yükselttiğini göstermektedir.

Danişmendliler 1086 yılında Karadeniz sahillerine sefer yaptılar ve Canik bölgesini ele geçirip Samsun'u kuşattılar. Muhtemelen bugünkü şehrin tepesinde yer alan eski Samsun şehrini ele geçiremediler. Bunun üzerine şehre 3 kilometre mesafede yeni bir şehir kurdular. Eski şehre "Gâvur Samsun" adını verdiler, yeni şehre ise "Müslüman Samsun" dediler. Müslüman Samsun'un yeri muhtemelen bugünkü Samsun şehir merkezi idi. Bu iki şehir uzun zaman komşu olarak yaşadı.

1096 tarihinde Türkler ve İslam dünyasına karşı başlatılan Haçlı seferlerinin birincisi yapıldı. Anadolu Selçukluları ve Danişmendliler kat kat üstün durumdaki düşmana karşı çete savaşı ağırlıklı bir mücadele vererek, Anadolu'nun merkezi kısmında top lanmak ve tüm sahil kesimlerinden çekilmek zorunda kaldılar. Anadolu Selçuklularının ilk başkenti olan İznik ile birlikte Ünye de 1100'ler civarında artık Bizans'a aitti. Haçlılar Anadolu'yu Türklerden temizlemek, Kudüs'ü almak ve mümkünse bütün İsla m topraklarını ele geçirmek arzusundaydılar.

Ancak, Bizans ve Haçlıların umduğu gerçekleşmedi; Türkler Anadolu'dan sökülüp atılamadı. Bir asır kadar Haçlılar ve Bizans ile çetin mücadeleler devam etti. Anadolu Selçuklu Devleti ile Bizans arasında 1176 yılında yapılan Miryokefalon savaşında Biza ns ordusu bir kez daha ve kesin olarak hezimete uğrayınca, Bizans ve Hıristiyan dünyası artık Anadolu'nun yeni bir Türk vatanı olduğu gerçeğini ister istemez kabul etti. Bu tarihlerden itibaren Anadolu batılılar tarafından Türkiye ve Türkomanya adlarıyla anılmaya başladı.

Danişmendli Gümüştegin 1100 yılında yapılan bir savaşta Antakya Haçlı Prensi Bohemund'u esir edip Niksar'a hapsetti. Bu olay ikinci ve büyük bir haçlı seferinin yapılmasına yol açtı. Prens Bohemund'u kurtarmak için, Ankara'yı ele geçirdikten sonra Ni ksar istikametinde ilerleyen Haçlı ordusu Merzifon yakınlarında Danişmendli ve Selçuklulardan müteşekkil 10 000 kişilik Türk ordusu tarafından 1101 yılında bozguna uğratıldı. Haçlı ordusunun beşte dördü imha edildi; küçük bir kısmı Bafra'ya kaçarak g emilerle İstanbul'a ulaşabildiler. Haçlılarla daha sonra yapılan çeşitli muharebeler de Türk tarafının başarısı ile sonuçlandı.

12 yüzyılın ilk yarısında, Danişmendliler Anadolu'daki en güçlü Türk devleti idi. Danişmendliler bir taraftan orta ve batı Karadeniz için Bizans ile mücadele ederken, bir yandan da Anadolu hakimiyeti için Konya Selçukluları ile çekişme içindeydiler. 1104 yılında hükümdar olan Emir Gazi zamanında Danişmendli Devletinin gücü zirveye ulaştı. Emir Gazi Anadolu Selçuklu Devletinin tahtına da kendi damadı olan I. Sultan Mesud'un çıkmasını sağladı. Malatya, Kayseri, Kastamonu, Çankırı, Karadeniz sahill eri ve Sakarya bölgesine kadar olan yerleri devletine kattı. Kilikya Ermenilerini de vergiye bağladı. Bizans Devleti ile mücadelesinde Bizans'ın iç karışıklıklarını da değerlendirdi. Bizans tahtına çıkmak için isyan edenleri destekledi. Emir Gazi'nin 30 yıl devam eden bu parlak devri 1134 tarihine kadar sürdü. Yerine oğlu Melik Muhammed geçti.

Melik Muhammed devrinde Danişmendli Devletinde iç karışıklıklar çıktı. Bunu fırsat bilen Bizanslılar 1135 tarihinde Çankırı, Kastamonu ve Karadeniz sahillerini işgal ettiler. Melik Muhammed aynı yıl Anadolu Selçuklu hükümdarı I. Mesud ile birlikte ha reket edip Bizans tarafından işgal edilen toprakların çoğunu geri aldı. Karadeniz sahil kesimleri ise Bizans işgalinde kaldı.

1139 yılında Bizans'ın Niksar'ı ele geçirmek için giriştiği büyük bir hücuma başarıyla mukavemet eden Melik Muhammed, 1140-1141 yıllarında da Karadeniz sahillerini ve Ünye'yi Bizanslılardan geri aldı. Fethedilen bu bölgelere büyük miktarda Türkmen nü fus yerleştirilerek bölge emniyet altına alındı. Melik Muhammed 1143 yılında öldüğünde, Danişmendli Devletinin sınırları Gürcistan, Mezopotamya, Çukurova, Karadeniz sahilleri ve Sakarya boylarına kadar ulaşıyordu.

Melik Muhammed'den sonra Danişmendli Devleti Sivas Kayseri ve Malatya merkezli üç kısma bölündü. Sivas - Amasya bölümünün başına Melik Yağıbasan geçti. Bu durumdan faydalanan Anadolu Selçuklu hükümdarı I. Mesud bir kısım Danişmendli topraklarını zap tetti. Danişmendliler büyük ölçüde Anadolu Selçuklu Devleti'nin himayesine girdiler. Bu arada Ünye ve bazı Karadeniz sahilleri de Bizans'ın eline geçti. Melik Yağıbasan 1150 yılında Bafra, Samsun ve Ünye'yi yeniden ele geçirdi.

Sultan I. Mesud ölüp Sultan II. Kılıç Arslan Konya tahtına çıkınca, Anadolu Selçuklu Devleti'nin üstünlüğünü kabul etmek istemeyen Melik Yağıbasan, kendisine müttefikler buldu. Hatta, Selçuklulara karşı Bizans ile de anlaşıp, buna karşılık 1157 yılın da Ünye ve Bafra'yı tekrar Bizans'a terk etti. Selçuklu ve Danişmendli orduları iki defa karşı karşıya geldi ise de, din bilginleri araya girerek, Haçlılar ve Bizans ile savaşıldığı böyle günlerde kardeşin kardeşle savaşmasının doğru olmayacağını söy leyerek kan dökülmesini engellediler.

1162 yılında Melik Yağıbasan Sultan II. Kılıç Arslan'a ait düğün alayına hücum edip yağmalayınca savaş kaçınılmaz hale geldi. II. Kılıç Arslan ordusu ile Yağıbasan'ın üzerine yürüdüyse de, Bizans ordusunca desteklenen Danişmendli ordusuna karşı yenil di. Yağıbasan 1164 tarihinde öldü.

Melik Yağıbasan, güçlü bir şahsiyet olmakla beraber, hataları da vardı. Daha önce çok güçlü olan Danişmendli Devletinin Anadolu Selçukluları karşısında ikinci derecede kalmasını kabullenememiş, devleti eski gücüne kavuşturmak için çareler aramış, fak at bu arada Selçuklular'a karşı Bizans ile ittifak yapmak ve Ünye'yi fethettikten sonra bu ittifak uğruna geri vermek gibi vahim hatalar da yapmıştır. Yine de, Ünye'nin Türk hakimiyetine geçme aşamaları içinde Melik Yağıbasan'ın rolü çok önemlidir. M elik Yağıbasan'ın adı da bölge ahalisi arasında yüzyıllar boyunca anılagelmiştir. Ünye'nin Yağbasan köyü de adını bu Danişmendli hükümdarından almaktadır. Bilindiği gibi "Yağı" düşman, "basmak" ise hücum etmek ve yenmek, mânâsına gelen has Türkçe bir kelimelerdir. "Yağıbasan" da, düşmanlarına galip gelen kişi mânasına gelmektedir. Melik Yağıbasan'ın türbesi Danişmendli meliklerinin çoğu gibi Niksar'dadır.

Hiç yorum yok: