18. yüzyılda Osmanlı Devletinin girdiği uzun süren savaşlar ve dış gaileler yüzünden, devlet tarafından vergi toplama ve bazı mahalli problemlerin halledilmesi görevi ülke içindeki bir kısım nüfuzlu ailelere verildi. Bu aileler zamanla nüfuz alanlarını genişleterek mahalli güç odakları haline geldiler. Bunlar arasında Çapanoğulları ve Kozanoğulları en meşhur olanlarıdır. Bu dönemde Ünye merkez olmak üzere Canik bölgesi ayanı olarak da Caniklioğulları veya bir başka adlandırma ile Hacı Ali Paşa ailesini görmekteyiz.
Ailenin kurucusu olan Canikli Hacı Ali paşa İstanbul'da Dergah-ı âlî kapıcıbaşılarından olan Fatsalı Ahmed Ağa'nın oğludur. 1762'de Kafkasya bölgesindeki isyanların bastırılmasında gösterdiği başarılar üzerine Babıali tarafından Canik bölgesine muha ssıl (Vergi toplamaya yetkili idareci) olarak tayin edildi. 1768 Osmanlı - Rus savaşına katıldı. Dönüşte Canik bölgesini eşkıyadan temizledi. Bu arada kendine rakip olabilecek nüfuzlu kişileri de bertaraf etti. Gösterdiği başarılardan dolayı devlet t arafından yetki alanı genişletilerek önce Amasya daha sonra da Tokat bölgesi kendisine bağlandı. Ayrıca, kendisine kapıcıbaşılık unvanı verildi.
1773 yılında Kırım Hanı Devlet Giray'ın tavsiyesi ile Kırım seraskeri oldu ve Trabzon sancağı da uhdesine verildi. 1775 yılında İran ile Osmanlı Devleti arasında gerginlik çıkması üzerine çıkan gelişmelerde rol aldı ve bunun neticesinde Erzurum eyale ti ile Şarkikarahisar (Şebinkarahisar) bölgesi de kendi ailesine bağlandı. Daha sonra Sivas ve Kastamonu bölgesi de nüfuz alanına girdi. Hükümet, bunlara karşılık Hacı Ali Paşa'nın bulunduğu bölgeden 40 000 asker toplayarak Rusya'ya karşı savaşmak için Kırım üzerine gitmesini istedi.
1778 yıllarındaki bu savaşta üzerine düşen görevi gerektiği gibi yapmayan, hakim olduğu bölgede ahaliye eziyet ettiğinden şikâyet olunan ve Bozok (Yozgat) bölgesinde nüfuz sahibi olan Çapanoğulları ile sürtüşmeye giren Hacı Ali Paşa'nın bu sebeplerle görevden alınmasına karar verildi. Sivas valiliği elinden alınıp kendisi Trabzon'a gönderildi. Sonraki yıllarda affedildikten sonra yine Kırım ve Kafkasya taraflarında çeşitli devlet görevlerinde bulundu. 1785 yılında öldü.
Ali Paşa'dan sonra oğulları Battal Hüseyin Bey ve Mikdad Ahmed Paşa çeşitli önemli devlet görevlerinde bulundular. 1787-1792 arasında Osmanlı Devleti ile Rusya ve Avusturya arasında yapılan savaşta üzerlerine düşen görevi gereği gibi yapmayan Canikli oğulları ailesinin fertlerinin çoğu idam ve sürgün cezasına çarptırıldılar. Sadece savaşa Ruslara esir düşmüş olan Battal Hüseyin Paşa ve onun oğlu Tayyar Mahmud Paşa sağ kaldı. Esirlikten kurtulunca kendilerine Canik bölgesi yeniden verildi. 1801 yı lında Battal Hüseyin Paşa öldü. Tayyar Mahmud Paşa ise Nizam-ı Cedid aleyhtarı tutumu sebebi ile Padişah ile uyuşamadı. Nihayet Sultan II. Mahmud tarafından 1808 yılında idam ettirildi. Böylece Caniklioğullarının 18. yüzyıl ortalarından beri süren de vlet içinde devlet konumu sona ermiş oldu.
19. yüzyılın başlarında Canik bölgesinin idarecisi olan Süleyman Paşa Ünye'de büyük bir saray inşa ettirmiştir. Güzelliği ile dillere destan olan bu saray, sonraları bir yangında tümüyle harab oldu. Bu sarayın batılı bir seyyah tarafından çizilen bir gravürü mevcuttur. Süleyman Paşa Karadeniz bölgesindeki çeşitli derebeyleri ile devlet namına mücadele etmiştir.Mezarı Çarşamba'dadır.
Bilindiği gibi eski tarihlerde Ordu adlı bir yerleşim yeri yoktu. İlk olarak 19. asrın başlarında Trabzonlu Avedik adlı bir kişinin önayak olmasıyla sahilde küçük bir iskele ve evler yapıldı ve gayrimüslimlerle iç kısımdaki köylerden göçen bir kısım Türk ahali buraya yerleşti. Önceleri Bucak diye adlandırılan yerleşim yeri, bir askeri birliğin uzun süre burada yerleşmesi sebebiyle sonraları Ordu adıyla anılmaya başladı ve bu ad yaygınlık kazandı. Uygun konumu sebebi ile bu asrın sonlarına doğru Ordu mühim bir kasaba haline geldi. 1867 yılında yapılan idari taksimata göre Ünye, Trabzon vilayetine bağlı Canik sancağının 4 kazasından biri idi. Diğer 3 kaza ise Samsun, Çarşamba ve Bafra idi. İlk defa 1869 yılında Ordu Trabzon merkez sancağına b ağlı bir kaza yapıldı. 1877 yılında Canik Trabzon'dan ayrılıp bağımsız sancak oldu. 1888 yılında yeniden Trabzon vilayetine bağlandı. 1908 yılında ilan edilen II. meşrutiyet döneminde Canik sancağı yeniden müstakil oldu.
19. yüzyılın sonlarında Ünye şehir nüfusu 10 bin civarındaydı. Köyleriyle birlikte toplam nüfusu ise 50 bin kadardı. Ünye'nin o tarihte 104 köyü vardı. Ünye'de 75 cami 2 han 3 hamam, 400 dükkan vardı. Yine 19. asrın sonlarında Ünye'de 271 öğrencisi o lan 1 medrese, 91 öğrencisi olan 1 rüşdiye okulu, toplam 1554 öğrencisi olan 79 müslüman okulu ve 403 öğrencisi olan 14 gayrimüslim okulu vardı.
Rusya'nın Kafkasya'yı istilası ve Müslümanlara katliam uygulaması yüzünden 19. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren Anadolu'ya Kafkasya'dan göçler başladı. Bu göçler bilhassa 93 harbi diye anılan 1877-78 mağlubiyetinden sonra yoğunluk kazandı. Muhacir Müslümanlar daha çok, padişahın kendi mülkü olan arazilerden yer gösterilerek iskân edildiler. Kendilerine bir süre için askerlik muafiyeti tanındı. 1893 yılında Ünye'de mühim bir kolera hastalığı salgını ortaya çıktı. Bunun üzerine Ünye karantina altına alınarak ve hastalığın başka yerlere yayılmasına karşı tedbirler alındı.
Balkan harbi ile başlayıp büyük seferberlik ve istiklal savaşı ile nerede ise kesintisiz olarak devam eden uzun savaş yıllarında yerli nüfus büyük sıkıntıya duçar olurken Kafkasya muhacirlerinin imtiyazlı konumda görünmesi sebebiyle, halk arasında ba zı hoşnutsuzluklar ortaya çıktı. Bu sebeple, 20 yüzyılın başlarında ortaya çıkan bazı eşkıya hareketleri muhacirlere karşı bir tavır takınmış gibi görünmektedir. Bunlardan özellikle Hekimoğlu ve Soytarıoğlu adlı şakiler çok ünlü ve halk katında itiba rlı idiler. Her ikisi de çatışmada öldürülen bu kişiler için yakılan türküler bölgede hâlâ söylenmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder