16 Temmuz 2008 Çarşamba

4. OSMANLI DÖNEMİNDE ÜNYE

Osmanlı Devleti bütün Karadeniz'e hakim olduktan sonra, Ünye ve civarı uzun bir huzur ve sükûn dönemine girdi. Sahip olduğu uygun coğrafi konum sebebiyle Ünye bu dönemde önemli bir liman ve ticaret merkezi haline geldi. Bu dönemde siyasi tarih açısın dan çok önemli olaylar olmadıkça Ünye'nin adının tarihlerde geçmediği görülüyor.

16. asır ortalarında, Kanuni Sultan Süleyman'ın kanunnamelerine göre Ünye'nin dahil olduğu Canik livası Sivas eyaletine bağlanmıştı. Bu dönemde Ünye kalesinde 32, şehirde 152 asker nüfus vardı. Kalede bulunanların biri dizdar, biri kethüda, biri meht er 29'u muhafızdı. Belli görevlerden muaf tutulma kaydıyla 8 nefer kalenin tamiratı işini üstlenmişlerdi. Aynı haklarla Ünye derbendinde 8 nefer beklemekteydi. Bu dönemde Ünye'nin 70.000 akçeden fazla yıllık geliri vardı.

16. yüzyılın ikinci yarısında başlayan, medrese öğrencisi olan veya kendisine bu süsü veren kişilerin yaptığı, uzun yıllar devam eden eşkıyalık faaliyetlerine topluca "Suhte Hareketi" denmektedir. Bu kelime günümüzde bozulmuş haliyle " Softa" şeklinde kullanılmaktadır. Suhte hareketinin en yoğun olduğu bölgeler Kastamonu, Bolu ve Canik yöresi idi. Zaman zaman devlet idarecilerinin halka adaletsiz şekilde davranması sonucu, halkın da suhte hareketine sempati duyması söz konusu olabiliyordu. 1576 yılında Amasya sancak beyi Şehsuvar Bey Canik havalisindeki suhtelere karşı görevlendirildi. Yaptığı baskınlar ve çatışmalarla suhteleri büyük oranda sindirdi. Gene de suhte hareketi 17. Yüzyılın ortalarına kadar zaman zaman devlet in başını ağrıtmaya devam etti.

16. yüzyılın sonlarında III. Mehmed Avusturya seferine çıktığında, askerde sayıca eksiklik olduğu tesbit edilmiş ve yapılan sayımda 30 bin kadar tımarlı sipahinin orduya katılmadığı anlaşılmıştı. Bunların kanunen cezalandırılması gerekiyordu. Kaçak s ipahilerin önemli bir kısmı cezalandırılacaklarını duyunca isyan edip etraflarına da çok sayıda insan topladılar. Tarihe "Celâlî İsyanları" diye geçen ve uzun yıllar devam eden bu hareketler hem devletin güç kaybetmesine, hem de Anadolu aha lisinin fakirleşmesine sebep olmuştur. Celali hareketinden Ünye ve Canik sancağı da etkilenmiştir. Celâlî reislerinden Karayazıcı 1601 yılında devlet kuvvetleriyle yapılan bir savaşta bozguna uğrayınca kaçarak Canik dağlarına sığındı. Fakat orada muh temelen kendi adamlarınca öldürüldü.

Celali hareketi 17. yüzyıl boyunca şiddeti değişmek üzere devam etti. İkinci Viyana kuşatmasında Osmanlı Devleti mağlup olunca, uzun yıllar süren bir savaşlar dönemi başladı. Bu arada Karadeniz bölgesini de içine alan geniş çaplı eşkıyalık faaliyetle ri ortaya çıktı. Dönemin Canik mutasarrıfı olan Cafer Paşa eşkıyayı tenkile memur edildi. Cafer Paşa Canik bölgesinin yüksek kesimleriyle Koyulhisar ve Şebinkarahisar bölgelerinde bulunan çok sayıda eşkıya reisini yakalayıp kellelerini İstanbul'a gönderdi.

17. yüzyılda Karadeniz sahillerinin bir başka derdi de Hıristiyan Don Kazaklarının küçük ve süratli gemilerle yaptıkları yağmacılık hareketleri idi. Giresun ve Samsun bu yağmalardan nasibini almıştı. Ünye'nin ise bu saldırılardan doğrudan etkilenip e tkilenmediğini bilmiyoruz. Meşhur seyyah Evliya Çelebi 1640 yılında Ünye'yi ziyaret etti. Kitabında Ünye'nin Ünyes adında bir hükümdar tarafından kurulduğunu ve adını da ondan aldığını yazmaktadır ki; bu tarihi gerçeklere uygun bir değerlendirmedir.

Karadeniz sahilinde 16. ve 17. yüzyıllarda en mühim ticaret iskelesi Ünye idi. Eflak, Boğdan, Ukrayna ve Karadeniz havzası tüccarları Diyarbakır'dan ham kırmızı ipek ve sahtiyan, Haleb'den dirayi ve mavi futa ve başka mallar getirirlerdi. Bu malların ticari muameleleri Ünye'de yapılır ve buradan gemilerle nakledilirdi. Ünye'de mühim bir tersane mevcuttu ve devletin ihtiyaç duyması halinde savaş gemileri de inşa edilirdi. Özellikle Osmanlı Devletinin savaşa girdiği yahut donanmanın güçlendirilmes ine ihtiyaç duyulduğu zamanlarda, çeşitli tersanelerle birlikte Ünye tersanesine de belli sayıda savaş gemisinin inşa edilmesini emreden fermanlar gönderildiğini biliyoruz. Ünye tersanesinde savaş gemilerinden başka özel müteşebbislere ait ticari gem iler de inşa edilmekteydi. Devlet arşivlerinde, Ünye'de hicri 1200-1300 tarihleri arasında inşa olunan 100 çok sayıda ticari gemi için sened-i bahri (armatörlük belgesi) verilmesine dair belgeler mevcuttur. Ünye civarı gemilerde kullanılan halatların hammaddesi olan kendirin de en önemli üretim ve dağıtım merkezi idi. Osmanlı Devletinin kendir ihtiyacının yarıdan çoğu buradan sağlanıyordu.

Hiç yorum yok: